Günümüzde geleneksel mesleklerin hızla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir ortamda, genç bir girişimci olarak ata mesleği arıcılığı devam ettiren Mehmet Yılmaz, sadece yerel pazarda değil, uluslararası alanda da dikkatleri üzerine çekiyor. 800 kovanla yüksek kaliteli bal üretimi gerçekleştiren Yılmaz, yurt dışından aldığı siparişlerle başarılı bir iş modeli oluşturmayı başardı. Geleneksel yöntemleri modern teknolojilerle birleştirerek dünyaya açılan bu genç arıcı, hem doğanın dengesini korumak hem de aile geleneğini sürdürmek için var gücüyle çalışıyor.
Mehmet Yılmaz, arıcılığı öğrenirken aile büyüklerinden aldığı bilgileri modern tarım teknikleriyle harmanladığını belirtiyor. "Arıcılık, sadece bal üretmek değil; aynı zamanda doğanın döngüsünü anlamak ve ona katkıda bulunmaktır," diyen Yılmaz, kovanlarını döngüsel bir sistemle besleyerek kimyasal madde kullanımını en aza indiriyor. Yurt dışındaki talebi artıran bu temiz üretim anlayışı, onun hem yerel hem de uluslararası arenada tercih edilmesinin ana nedenlerinden biri. Yılmaz, bal üretimi sürecinde arıların sağlığını ön planda tutarak sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmayı hedefliyor.
Zamanla, Türk balının kalitesi ve doğallığı yurt dışında dikkat çekmeye başladı. Mehmet Yılmaz, özellikle Avrupa ve Asya pazarlarından gelen siparişlerle bu ilgiyi tescillemiş durumda. “Yurt dışından aldığım siparişler, hem üretimimi artırdı hem de benzer sektörlerdeki genç girişimcilere ilham oldu. Vücudumuz için en faydalı besin maddelerinden biri olan bal, artık dünya çapında hak ettiği yeri buluyor,” şeklinde konuşan Yılmaz, yurt dışında Türk balına olan ilginin giderek arttığını belirtiyor. Keyif veren bu iş modeli sayesinde Yılmaz, hem kendi geleceğini inşa ediyor hem de doğal kaynakların korunmasına katkı sağlıyor.
Özellikle pandeminin de etkisiyle, sağlıklı gıda arayışının arttığını söyleyen genç arıcı, yüksek kaliteli bal üretiminin yanı sıra, sağlıklı yaşam kültürünün de yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor. “Gıdalarımızın doğallığı, sağlığımız için kritik öneme sahip. Ürettiğim balların tamamen doğal ve katkı maddesi içermemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu felsefeyle ilerlemek, benim işimin en önemli parçası,” diyor. 800 kovanla her yıl yaklaşık 10 ton bal üreten Yılmaz, yurt dışına yaptığı satışlarla birlikte bu rakamı artırmayı hedefliyor.
Mehmet Yılmaz, ata mesleğini yalnızca sürdürmekle kalmayıp, bunu geleceğe taşımak adına çeşitli sosyal projelerde de yer alıyor. Yerel okul ve üniversitelerle iş birliği yaparak, gençlere arıcılığın önemini anlatıyor ve bu alanda eğitimler düzenliyor. "Arıcılık, gençlerin doğayla bağlantı kurmasını sağlıyor ve tarıma olan ilgilerini artırıyor. Ben de bu alanda bir fark yaratmak istiyorum," diyen Yılmaz, gelecekte daha geniş kitlelere ulaşmayı planlıyor. Ayrıca, sosyal medya ortamlarında aktif olarak yer alarak üretim süreçlerini paylaşarak, hem tüketicilerin bilincini artırmayı hem de ürünlerinin tanıtımını yapmayı hedefliyor.
Tüm bunların yanında, Yılmaz'ın üretim süreçlerine dair temel ilkeleri ise şunlar: Hayvanların sağlığına özen göstermek, çevre dostu yöntemler kullanmak ve balın kalitesini sürekli olarak artırmak. Yavaş yavaş kurumsallaşma yolunda ilerleyen genç arıcı, gelecekte kendi markasıyla uluslararası fuarlara katılmayı da planlıyor. “Hedefim, Türk balını dünya pazarında en iyi şekilde temsil etmek. Türk balının lezzeti ve kalitesinin bilincine varılması gerekiyor,” diyerek düşünüyor.
Sonuç olarak, Mehmet Yılmaz gibi genç girişimciler, sadece kendi geleceklerini değil, aynı zamanda aile miraslarını da yaşatıyor. Ata mesleği arıcılığı modern bir yaklaşımla harmanlayarak hem ekonomik kazanç sağlamakta hem de toplumda fark yaratmayı başarmaktadır. Gelişen pazar talepleri ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla Yılmaz, arıcılık sektöründe hem kendine hem de çevresine örnek bir figür olmaya devam ediyor. Gelecekte, ona inananlar ve destekleyenler ile birlikte daha geniş kitlelere ulaşacağına inanıyoruz.